Egemenlik kavramı, genellikle erkeklerle özdeşleştirilir ve bir tür yönetme, karar alma yetkisi olarak görülür. Bu bakış açısı, maalesef kadınların değerinin ve katkılarının göz ardı edilmesine neden olabilir. Kadınlar, toplumun yapı taşlarıdır ve kendi rolleri, özgünlükleri ve katkılarıyla toplumun şekillenmesinde büyük bir rol oynarlar.
Ancak, egemen erkeklik algısı bazen kadınların önemli katkılarını gölgede bırakabilir. Kadınlar, yaşamın her alanında varlık gösterirken, karar verme süreçlerinde ve toplumsal rollerde eşit bir ses sahibi olamayabilirler. Bu durum, kadınların değerlerinin ya da görüşlerinin göz ardı edilmesine, hatta bazen aşağılanmasına neden olabilir.
Aslında, kadınlar olmadan bir toplumun tam anlamıyla özgür olamayacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Kadınlar, özgürlüğün ve eşitliğin temel taşlarıdır. Onlar, toplumun her alanında varlık göstermeye devam ederken, kendilerine verilen değerin artması ve hak ettikleri saygıyı görmeleri önemlidir. Egemenlik kavramı içinde, kadınların da eşit ve adil bir yer bulması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu bağlamda, egemenlik sadece bir cinsiyetin değil, toplumun her kesiminin eşit haklara ve değerlere sahip olduğu bir anlayışla ele alınmalıdır.